Hayatta en zor şeydir, insanın sevdiklerinden ayrılması…
Hele hele o kişiyi bir daha görememek ve sesini duyamamak üzere başlayan bir ayrılıksa, daha da ağır gelir insana.
Aslında her canlı için “Fani” denir.
Bunu biliyor olsak da, sürekli iletişim içinde olduğumuz bir dostumuzu, arkadaşımızı kaybettiğimiz zaman nedense zor kabul ederiz. O an içimiz yanar, kendisi ile ilgili anıları hatırlarken, gözyaşlarımıza da hakim olamayız.
İşte, bu hafta böyle bir süreç yaşadım…
Bu güne kadar hiç yüz yüze gelmediğim, ancak telefonla sürekli irtibat halinde olduğum, sevgisine samimiyetine ve pozitif enerjisine her zaman şahit olduğum Malkaralı Gazeteci arkadaşım, kardeşimAlper Eral’ı kaybettim.
***
Alper, iyi bir gazeteci olduğu kadar çok iyi bir insandı…
Sadece bana karşı değil, iletişim içinde olduğu herkes onun için böyle düşünürdü.
Ne ilginçtir…
Kendisiyle tam 42 yıldır tanışmama rağmen hiç yüz yüze gelememiş, birbirimizin ellerini hiç sıkamamıştık. En büyük ortak yönümüz; 1979 yılında Son Havadis Gazetesinde MerhumFevzi Koçak’ın Yurt Haberler Müdürü olduğu dönemde göreve başlamamızdı. O zamanlar çıkan haberlerimizden, ben Tekirdağ Malkara’danAlper Eral’ı merak ederdim. O’da Bolu haberlerinden dolayı beni…
Rahmetli Fevzi ağabeyim, benimle ne zaman konuşsa mutlaka Alper ile ilgili bir şeyler paylaşırdı. Sanıyorum, Alper ile konuştuğunda da, benim adım geçiyordu. Yıllar içinde yollar ayrılsa da, birbirimizle olan irtibatımızı hiç kaybetmedik. Adeta bir öz kardeş gibi hep iletişim içinde kaldık. Meslekte yakaladığım başarıları yakından takip eden Alper kardeşim, en çok sevinenlerin hep başında gelirdi.
TRT ve Anadolu Ajansı’nın başarılı bir muhabiriydi. Bir gün, İnternet sitelerine haftalık yazı yazdığımı öğrenince “Ağabeyim, yazılarını ben de yayınlamak istiyorum” demişti. Ben de, bu teklifi memnuniyetle kabul etmiştim. Gönderdiğim yazıları bazen habere dönüştürerek ana sayfasından yayınlayanAlper kardeşim, benim için “Ünlü Gazeteci” yakıştırması yaparak beni mahçup ederdi.
Böyle yapma, dediğim zaman da “Ağabeyim, ben sizi seviyorum” derdi.
***
Türkiye genelinde 13 ayrı internet sitesine yazı gönderiyordum. Alper’den iki haftadan bu yana bir mesaj almamıştım. Bu durum gerçekten olağan değildi. Bende kayıtlı iki telefonu vardı. Israrla aradım. Mesaj attım. Ama geri dönmedi.
İlk defa böyle bir şey yaşıyordum. O an içime bir korku düştü!
İnternet üzerinden adını soyadını yazarak bir arama yaptırdığımda, korktuğum başıma geldi.Alper kardeşim, Corono’ya yakalanmış ve 5 gün içinde hayatını kaybetmişti. Boğazım düğümlendi, gözlerim yaşardı. Onun sesi kulaklarımda yankılandı.
WhatsApp üzerinden bana yazdıklarına baktım.
En son gönderdiğim yazımı yayına çıkartmış ve şöyle demiş:
Yazı yayındadır değerli ağabeyim.
Kendine çok iyi bak.
Corona’dan uzak dur.
Seni seviyoruz!
Biz de seni seviyoruz Alper kardeşim…
Allah’ım sana rahmet eylesin, nurlar içinde uyu!