Balıkesir’in Havran ilçesinde konaklama ve piknik alanı işleten Mustafa Olcay, her biri 150 yıllık olan 5 ahşap tahıl ambarını turizme kazandırdı.
Mustafa Olcay, Edremit Körfezi’nin Kuzeyinde bulunan 21 bin 300 hektarlık alana sahip Kazdağlarının 450 rakımlı Kumluca mevkisinde Karavan, çadır kamp ve piknik alanı olarak ilettiği kendi arazisine Uşak’ın civar köylerinden topladığı her biri 150 yıllık ahşap tahıl ambarlarını içinde bir 2 kişilik 1 de tek yatağı, duşu, tuvaleti bulunan 3 kişinin konaklayabileceği otel odasına dönüştürdü.
Aslına uygun olarak montajı yapılan ve her biri 14 metrekare büyüklüğe sahip olan bir buçuk asırlık ahşap tahıl ambarları, turistlerden ilgi görüyor.
Olcay, AA muhabirine yaptığı açıklamada; tarihi tahıl ambarlarını Uşak’ın köylerinden getirdiklerinin söyledi.
150 yıllık tahıl ambarlarının kullanılabilir durumda olanlarını bölgedeki ustaların yardımıyla sökerek Edremit’e taşıdıklarını dile getiren Olcay: “Bunları yapan ustalar o zamanlarda da aynı pazıllar gibi sökülebilip de monte dedikleri şimdiki çağda, sökülebilen tekrar birbirine eklenip ve eski haline ulaşabilen bir şekilde yapılmış yapılar bunlar.” diye konuştu.
Ahşap yapıların bulundukları yerde daha önce tahıl ambarı olarak kullanıldığını anlatan Olcay şunları kaydetti:
“Yıllar önce insanlar belki asırlar önce her evi yaptıktan sonra her evin bahçesine kendi ihtiyaçlarını, hayvanların ihtiyaçlarını karşılamak amaçlı bu ambarları yapmışlar. Bunun içinde bölüm bölüm göz şeklinde işte hayvanın yiyeceği, kendininki olarak kullandığı ununu yapacağı bir dahaki yıla ekim yapacağı tohumunu saklamak için bölüm bölüm ayırmışlar. Güzel bir yapı ve oda şeklinde.”
Ahşap yapıların bazı bölgelerde değişiklikler gösterildiğini vurgulayan Olcay: “Bunları kapılı girişli, merdivenli, yüksek tavanlı bir şekilde ambar yapmışlar. Biz bunları Türkiye’nin değişik bölgelerinde de baktık araştırdık dedik ki biz bunu Kazdağları’nda da bir kazanım sağlayalım. Değişik bir yapı olsun, modern bir şey olmasın ama yine ahşaptan ve içinde bir yaşanmışlık, bir geçmişi olan insanların hatıralarının yaşadığı bir yapıyı buralara kazandırmak istedik. Oradan söküp buraya getirdik.” diye konuştu.
Ahşap yapıların bulunduğu yerde olduğu gibi burada ağaçların ve taşların üzerine montajını yaptıklarını belirten Olcay, şöyle devam etti:
“Turizme kazandırdık. Aşağı yukarı 7 yıldır da bize burada hizmet etmekte. Biz bunları yapanlardan diyelim, biz de buraya kazandırdığımız için her gelip kalandan da teşekkür alıyoruz. Güzel bir yapı bize göre bir değişiklik oldu. İnsanlar geldiği zaman bunun hazır bir şey olmadığını, içinde bir yaşanmışlığın olduğunu, eski bir yapının olduğunu, insanların asırlar önce ürünlerini saklamak amaçlı yaptığını tekrar biz bu şekle turizme kazandırdığımızı biz de kendilerine anlatıyoruz. Onlar da daha mutlu olurlar. Değişik bir duyguya kapılıyorlar.”
Bu ahşap tahıl ambarlarının model bir yapı olmadığını anımsatan Olcay sözlerini şöyle sürdürdü:
“Elle yapılmış tamamen. O zaman tabi çağın gereği makine aletleri yok. Elektrik olan zaten çoğu köy yok. Hepsi insanların bedensel gücüyle nacakla, rende ile, törpü ile, keserle, testere ile yapılmış. Hatta bazı yerlerinde çivi olarak da sıcak demir olarak yapılan büyük çiviler birleştirmelerde kullanmış ama geri kalan hepsinin birleştirmesi ağaçtan yapılmış çiviler. Hepsi tek tek kürdan gibi, kalem gibi işlenmiş kızlarımızın yaptığı iğne oyası deriz ya, hanımlar derler “zor” bunlar da bana göre erkeklerin yaptığı iğne oyaları. Nakış nakış dokunmuş yapılar.”
Turizmde eskiye, klasiğe dönmeye çalıştıklarına vurgu yapan Olcal, Kazdağları’nda da özellikle eski köy evlerine dışarıdan gelip yerleşenlerin yine eski yaşamına, atasının, dedesinin ninesinin olduğu o klasik köy evlerini, klasik yapıları tercih ettiklerini anlattı.
Kendisine göre ahşap yapılarda doğallık olduğunu ve insan sağlığına da faydası olduğuna inandığını kaydeden Olcay: “Tabii burada yeni yapıları kötülemek amaçlı değil ama eskinin bir o serinliği, doğallığı, sıcaklığnı ben yenilerde göremiyorum. Biz içine girdiğimizde hala o sıcaklığı o duyguyu yaşıyoruz. Bunu gelip kalanlar da anlatıyor. Nedenine gelince eski bir ağaca dokunuyorsun, diyorsun ki “bunu benden önce kaç kişi elledi, ne dokundu ne yaşadı, burada neler konuşuldu, ne duygular yaşandı?” onları düşündüğün zaman çok sevinenler oldu, ağlayanlar oldu, oynayanlar oldu. Çok çok değişik bir yaşam var ama yeni olanlarda güncel, üç yıl, 5 yıl 10 yıl hikayesi yok. Onun için biz bunları burada kazandırmaktan çok mutluyuz. Gelenler de mutlu olarak ayrılıyorlar.” şeklinde konuştu.
Kazdağı’nın mitolojik özelliklerine de değinen Olcay, bitkisi ile, fauna florası ile endemik türlere sahip olduğunun da altını çizerek: “Biz de bunu düşünerek böyle eski bir yapıyı tercih ettik. Yoksa buraya güzel güzel modern içinde jakuzisi çok modern olan klimalı yapılar da yapabilirdik. Ama biz Kazdağı’mızın o mitolojik yapısına da uygun olsun diye bu eski tahıl ambarlarını bungalov ev şekline dönüştürüp turizme kazandırdık ve bundan da mutluyuz.” diyerek sözlerini tamamladı.