…
UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim Kültür Örgütü) tarafından tüm dünyada barışın sembolü, sağlıklı beslenmenin temelini oluşturan ve bu konuda dünyada ve ülkemizde farkındalık yaratmak adına 26 Kasım’ı “Dünya Zeytin Ağacı Günü” olarak ilan etmiştir.
Zeytin Ağacı tipik bir Akdeniz iklimi ağacı olup, soğuk kış aylarına çok fazla dayanıklı değildir. En fazla -8’lere kadar dayanabilen Zeytin Ağacı için her ne kadar bazıları halen kış ağacı desede, aslında sonbahar demek ZEYTİN demektir. Ancak fakir toprakların zengin bir ağacı olan Zeytin Ağacı kış ayının soğuklarına pek dayanaklı olmasada kuraklığa karşı oldukça dayanıklıdır. Her ne kadar kuraklığa dayanıklı bir ağaç olsada, zeytin üretimi yağışa bağlı olarak, yağış miktarının azalması veya çoğalması ile zeytinin verimine de yansımaktadır. Zeytin Ağacının hasatı son yıllarda Ekim ayı içinde başlayıp, mahsülün bolluğuna göre Şubat ayının sonlarına kadar devam ettiği yıllar olmuştur. Zeytin Ağacının mahsülü zeytin toplanıldığında sofralarımıza yeşil ve siyah zeytin olarak gelmektedir. Yeşil zeytinde yeşil kırma zeytin, yeşil çizik zeytin yanında kokteyl zeytin ve bademli veya biberli dolma yeşil zeytin olarakta değerlendirilir. Siyah zeytin olarakta siyah sele zeytin, çevirme siyah zeytin ve siyah havuz zeytini olarak değerlendirilir. Bu saydıklarım sofralarımızın ve kahvaltılarımızın vazgeçilmez bir temel ürünüdürler. Bunun haricinde yemeklik zeytin haricinde kalan zeytinler fabrikalarda modern sistemlerle sıkılarak çeşitleri itibariyle sızma zeytinyağı elde edilerek sofralarımızın ve yemeklerimizin sağlıklı bir şekilde temel besin kaynağını oluşturur. Bunun haricinde yemeklik vasıfları olmayan yağların bir kısmı da rafine edilerek mutfaklarımıza kazandırılırken, bunların haricinde kalan yağlarda sabun ve kozmetik sanayiinde kullanılmaktadır. Ayrıca Zeytin Ağacı’nın yaprağından zeytin çayı ile birlikte sağlık sektöründe ilaç hammaddesi olarakta kullanılır. Tüm bunların yanında zeytinyağı sıkımı sonrası kalan prinanın çekirdek kısmı yakacak, eten kısmıda hayvan yeminde katkı maddesi olarak kullanılmaktadır. Sonrasında kalan karasuyu ile ilgili zeytin ağacına gübre olarak kullanılması ile ilgili çalışmalar devam etmekte olup, bunların haricinde budama sonrası kalan zeytin ağacının dal parçaları ise çeşitli mutfak gereçleri, dekoratif tablolar ve süs eşyaları olarak değerlendirilmektedir.
Zeytin Ağacı bu öneminden coğrafi olarak yetişmesi yönünden ülkemiz topraklarında binlerce yıl öncesi geniş bir alan bulmuştur. Türkiye’nin 81 ilinin 41’inde, 843 ilçesininde 270’inde zeytin ağacından zeytin üretimi yapılmaktadır. Zeytin üretiminin %53’ü Ege Bölgesi, %23 Akdeniz Bölgesi, %18’i Marmara Bölgesi, %6’sı Güney Doğu Anadolu Bölgesi ve %0,2’si de Karadeniz Bölgesindedir. Dünyaya yayılışı ise Ön Asya’dan başlayıp, ülkemiz üzerinden batıya doğru yayılmış olsa bile bugün dünya zeytinciliğinde ağaç sayısı olarak sırasıyla İspanya, İtalya, Türkiye, Yunanistan, Tunus ve Suriye gelmektedir. Halen dünyada zeytin ağacının ürünleri çok fazla ilgi ve alaka gördüğünden dolayı bir çok ülke bu konuda ciddi yatırımlar yaparak zeytinlik alanlar oluşturarak, önümüzdeki yıllarda dünya zeytin üretiminde ağaç sayısı ile ciddi şekilde söz sahibi olacaklardır.
Onun için Kutsal Zeytin Ağacı, bizler için sıradan bir ağaç olmayıp, sunduğu meyvesi ile, zeytinyağı ile, zeytin yaprağı ve diğer verdiği değerleriyle birlikte bir lütuf olmakla birlikte zeytin ağacı bulunduğu bölgelerin bir kültürüdür. Zeytin Ağacına kötü ve art niyetli insan eli değmedikçe ölümsüzdür. Onun için bir çok zeytin ağacı yeni nesil tarafından dikilse de, bir çoğuda atadan dededen kalma ve bizden de çocuklarımıza kalırsa miras, hatta torunlarımıza aktaracak olursak ülkemize bir değer olarak kalacaktır.
Zeytin Ağacının önemine dikkat çekmek amacıyla Tunus’un Unesco büyükelçisi Ghazi Gherari bu günün anlamına istinaden şöyle der;
“Zeytin Ağacı, insanlar arasında barışın ve doğa ile barış içinde insan faaliyetlerinin bir sembolüdür.”
demesine rağmen bugün halen ülkemizde bir taraftan zeytin ağacını önemseyerek ciddi yatırımlar yapılırken, başka bir kesimde de maalesef zeytin ağaçlarını hiçe sayarak, maden arama sahalarına veya imar odaklı inşaat alanlarına vahşice kesilerek alan yaratılmaktadır. İnşallah bir gün dünyanın önemsediği bu kutsal ağacın varlığının heba edilmemesi yönünde bir anlayışın ülkemde de kabul görmesi dileklerimle Dünya Zeytin Ağacı Gününü Kutlarım.
Bu günün anısına geçtiğimiz günlerde bir arkadaşım sayesinde bilgi sahibi olduğum B. Suat Çağlayan’ın bu anlam dolu sözleriyle ifade ettiği zeytin ağacı ile ilgili şiirini sizlerle ayrıca paylaşmak istiyorum. Saygılarımla… A.Y.D
ZEYTİN AĞACIYIM BEN…
Ben,
Kırk bin yaşında bir ermişim,
Ve dünyada, Tufan’dan sonra,
ilk ben gelmişim.
O gün bu gün yaşam vermeye çalıştım size,
zeytinimle yağımla,
beğenmediniz!
Barışasınız diye, zeytin dalı gönderdim size,
Aak güvercinin ağzında,
dinlemediniz.
Gövdemde, Ege Kadını’na ördüğüm
güzellikleri sundum size,
baktınız, ama görmediniz!
Oysa ki, ben zeytin ağacıyım.
Meyvamda yaşam,
yağımda ışık,
dalımda barış var benim,
gövdemdeyse gizem.
Ben,
tek tanrılı, çok tanrılı, tüm dinlerin kutsal ağacı.
ben,
tüm canlıların baş tacıyım.
Bana bakıp geçmeyin,
yaklaşın ve beni görün.
Çünkü ben,
Kökleri öpülesi ZEYTİN AĞACIYIM.