Balıkesir´in Havran ilçesine bağlı kırsal Kocaseyit Mahallesi´nde geçen yıl yenilenen müzede kahraman askerin bal mumu heykeli, giysileri, fotoğrafları, askeri belgeleri ve o dönem kullanılan savaş aletleri sergileniyor.
Çanakkale Savaşları´nın ardından köyüne dönen, ormancılık ve kömürcülükle uğraşan Seyit Ali, Hacı Osman Ağa´ya ait zeytin yağı fabrikasında çalıştıktan sonra “Çabuk” soyadını aldı. 1 Aralık 1939´da hayatını kaybeden Seyit Onbaşı´nın naaşı, doğduğu ve sonradan Kocaseyit ismi verilen köyüne defnedildi.
Çanakkale Kahramanlarından Havranlı Seyit Çabuk’un ikinci derece torunu olan Muhammet yıkar, dedesi Koca Seyit’in Çanakkale savaşlarındaki kahramanlığını ve daha sonrasında yaşananları şu sözlerle anlattı: “Savaşın kaderini değiştirmiş. Sağ olarak buraya köyüne dönmüş. Geliyor burada. 21 yıl daha yaşamış. 50 yaşında vefat ediyor. 10 yıl kendini hiç ön plana koyup da ben top kaldırdım bile dememiş yani 10 yıl sonra Atatürk Havran´a bir yol açılımına gelmiş. Yol açılımı bittikten sonra Nahiye Müdürüne demiş ki bu semtte bir Seyit Onbaşı olacaktı. Ben onu görmem lazım. Ertesi sabah Edremit´ten şubeden ismi öğreniliyor. Seyit Onbaşı Nereli? O zaman bizim köyün ismi Manastır diye geçiyormuş. Şimdi Koca Seyit Köyü. 2 jandarma görevlendiriliyor gidin bulun gelin. Sabah çıkan jandarmalı akşam buraya geliyor. Araştırıyorlar Koca Seyit´in evini buluyorlar. Hanımına diyorlar ki Seyit Onbaşı nerede? Keçi çobanı demiş. O zaman askerler demiş ki bizi paşa saldı geç de olsa biz Seyit Onbaşı´yı görmeden gitmeyeceğiz. Akşam karanlığı basınca evine yaklaşıyor. Bir bakıyor evin önünde 2 jandarma… Asker ağa dağdan yeni geliyorum demiş. Niye burada kapıda bekliyorsunuz. Biz seni bekliyoruz. Askerlere demiş beni niye bekliyorsunuz? Seni paşa çağırıyor demişler. O zaman demiş ki, asker ağa, ben paşanın yanına nasıl giderim? Ayağımdaki çarık, yırtık demiş. Üstüm başım da Ankara´ya layık değil. Oraya kadarda demiş, tren param yok. Gidemem. Hayır demişler, Paşa Ankara´da değil. Dün Havran´da yol açılımındaydı. Bugün de seni görmek için kaldı O zaman demiş hemen gidelim. Buradan Havran 12 kilometre yaya devam gece yarısı varıyor. Vardığında evveli Nahiye Müdürü görüyor. Demiş paşam hoş geldin. Asıl Seyit sen hoş geldin demiş. İki gündür seni bekliyorum. Neredeydin? Paşam demiş dağda keçi çobanlığı yapıyorum haberini aldım demiş anca gelebildim. Başka ne iş yapıyorsun? Bir çift de demiş öküzün var çiftçilik yapıp idare oluyorum ve sohbet ederken demiş ki Seyit, sana maaş bağlayayım. Hayır paşam demiş, biz o an görevimizi yaptık. Maaş için değil demiş, istememiş. Sohbet bitiyor. Seyit Onbaşı’nın anıt müzesini ve kabrini ziyaret eden Ali Gülören de “Vallahi o kadar duygulandım ki konuşacak, söyleyecek kelime bulamıyorum. Allah onu yerinde huzur versin diyorum. Bizler onların sayesinde bugünleri yaşıyoruz.” diye konuştu.